Fatih SAĞLAM

 

 1998 yılında Konya’nın Bozkır ilçesine bağlı Sorkun köyünde doğdum. 2004 senesinde Sorkun İlköğretim Okulu’na 2012 senesinde de Bozkır Anadolu Lisesi’ne başladım. Çocukluktan bu yana resme ilgi duyarım ama bu noktada kendimi geliştirme ve meslek edinme kararımı ilk kez lise üçte verdim. Ardından güzel sanatlar fakültesi için hazırlık kursuna başladım. Burada bir sene eğitim aldıktan ve çeşitli okulları kazandıktan sonra aynı atölyede farklı yaş gruplarına resim ve çizim dersleri verdim. 2017 senesinde Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne başladım ve halen burada öğrenim görmekteyim. Okumak, araştırmak ve resim yapmak hep birincil önceliğim olmuştur.

Sanat Anlayışı  

    Resimlerimde benden ve köy hayatının bende bıraktığı çeşitli izlerden kesitler bulmak mümkün. Mekanlar benim doğup büyüdüğüm yerlerin Konya’nın ve Bozkır’ın bende bırakmış oldukları izleri taşımakta. Örneğin ben çocukluğumda sürekli kavak ağaçları görerek büyüdüm, lakin onların güzelliğini resim yapmaya başlayınca fark ettim. Bu da sanırım sanatın güzelleştirici yönü. Ben bu yönünü çok seviyorum. Konudan sapmadan evet uçsuz bucaksız bir mekandalar, o mekanlar kimi zaman soğuk renk tonları içerirken kimi zaman da resmin bizlere hissettirmek istediği duygu ile bağdaşıyor. Bu bağlamda baktığımızda da mekanlar bana özgü ve benim istediğim yönde şekillenmiş oluyor. Bir de mekânda yani yerde kullanmış olduğum çocuk çizimleri var. Onlarla ben o resimdeki hissettirmek istediğimi veya anlatmak istediğimi anlatıyorum. Resmin en temel unsuru çizgi ve bunu en saf duygu ile yapanlar ise çocuklardır bende bu yüzden yerde çocuk çizimlerini kullanıyorum. Her resimdeki çocuk çizimlerinin anlamları farklı farklı. Kimi zaman elinde boynu bükük bir papatya tutan bir çocuk görürsünüz kim zaman da üç tane güneş. Çocukluğu hissedebildiniz mi? geçmişi, oynadığın bilyeleri, topaçları ve daha bir sürü anı; işte ben böyle anlattım onları… Bazen bir çocuk olarak köylerde tuvalde can bulurken bazen de onların çizdikleri çizimler ile sizlerle buluşuyorum. Asıl amacım o çocuk çizimleri ile sizlere bir şeyler anlatmak. Onları kullanmamın sebebi ise resimde figürleri ve mekânı attığımızda geriye sadece çizgilerin kalıyor olması. 

  Resimlerimde ilk bakıldığında göze çarpan kuşkusuz devası boyuttaki çocuklardır. Bunların çok büyük olması benim hangi yaşta olursam olayım sürekli geçmişime, geçmişte oynadığım oyunlara, yaşadığım anılara, kısacası çocukluğuma olan özlemimden kaynaklanıyor. Özlemim o kadar büyük ki çocuklar da o kadar büyük yansıdı tuvale.

 Çocuklar kimi zaman oyun oynuyor, kimi zaman bir şeyleri özlüyor, kimi zaman da bizlerin bir şeyleri fark etmesini istiyor. Oyun oynadıkları zaman ben çok güzel duygular içerisinde oluyorum seyircisini de o anlara götürmesini istiyorum. Son zamanlardaki çocuklarım oldukça hüzünlüler. Bunun nedeni ise içinde bulunduğumuz pandemi süreci ve benim çocukluğuma olan özlemimden dolayı bir üzüntü içindeler. Ama bu her zaman üzüntü değil tabi ki çünkü her özlem biraz üzüntü içerir biraz da mutluluk. Ben geçmişi anımsadıkça mutlu oluyorum. Eminim sizlerde öylesinizdir. Tabii bu hüzün sürekli olarak devam etmeyecek ondan eminim ilerleyen süreçlerde çocuklarım bizleri hem özlem içine sokacaklar hem de bizleri o ana götürdükleri için mutlu edecekler.

    Resimlerde kendime özgü mekân tasvirleri ve çocuk çizimleri ile izleyiciyle buluşuyorum. Onları kendi çocukluğuma götürüp; çocukluğu, bugünü ve yarınları birlikte yaşamaya, yaşatmaya çalışıyorum.

Add Your Comment

Netsper © 2020. All Rights Reserved